25 Aralık 2009 Cuma

SARMAZ M"OLA BENİ

Ben aşığım aşık anlar halimden
Adı dua düşmez oldu dilimden
Çekip gitsem yar gelir mi ardımdan
Arayıp da gurbet elde sormaz m"ola ......beni beni

Gül değilim sümbül değil laleyim
Gönül bahçesinin tacı piriyim
Bahçıvanım ol da gel emrindeyim
Alıp makasını zalim dermez m"ola .. .....beni beni

Çektiğim yalan dünyanın derdidir
Aşk oduna yakan yaman sevgidir
Kör olsamda yolun izin bellidir
O şahin göz ile bir kez görmez m"ola..... ..beni beni

Gayri kaçma benden geldim kapına
El açtım sığındım hain yapına
Ayık iken ses vermez feryadıma
Üç beş kadeh devirip de sarmaz m"ola.........beni beni


ilk türkü denemem
03.03.2008

on dört

on dört


masumdular
on dört gül
ay’ın on dördü kadar güzel

suyu çekiliyor fıratın
kan çekiyor canı çıkıyor
dicle asi den asi
ibredir pusulamda güttüğüm kinin çetelesi
çarmıhlar senin için ey insan donundaki azma
dişlerimdir mıh diye ayalarına çakılan
eksilere düştü mabedindeki hararet
dem kan dem isyan
şarabındaki asalet
of desem kopacak ciğerlerim askısından
sövecek Yusuf kuyudaki yazgısına

on dört kere yapışacak ellerim
mahşerde yakanıza

gül ateş gül yangın
külünde mi filizlenir İbrahim
ziynet midir sunulan kelle tarihe
su diye atar şakaklarında damar
can ar can zar
ağlar

kudurdu sahra gözyaşına verdi ağıdını
her damlada on dört kere saydı ağlayışını


oyy ak gerdanı yarelenen bebe dedem
oyy zifaf diye kızgın çöllere giren dedem
serap zulüm vaha cürüm
mateme büründü Haydar düğünün

alnındaki kara şaibedir utancın
kızıl diye on dört kere yardı denizi kılıncım

...


03.04.2008

11 Eylül 2009 Cuma

DAĞLARIN SESİ


ne de yaraşırdı yüksekler sana
havarisine küsen Zerdüşt gibi
çekilirdin mağarana
yapayalnız
onurlu dimdik

sonra alabildiğine
o kuru kalabalığa inat
daha yükseklere tırmanmak
içindeki isyanları
zirveden yuvarlamak aşağılara

ve alçakları seyreden o şahinin nefesiyle
buz öksürürken
bulutları ıslak ıslak yalamak
ısınmak sıcacık
güçlügü çiğnemek
zoru içmek

...
eyyyyyyy dağların delisi!
hadi gel...
bir daha.....
bir daha gel.....
bir daha solu o özgür nefesini şahikalarda
o köpük köpük çağlayan derede
çırılçıplak yüz yine

hadi..........
hadiii...............
gellll..... yine gel......................

....
_______yargıçların erdemi doğru konuşmaksa
bize de sonsuza dek, asaletli yaşamak yaraşır____

........


FİKRET ŞİMŞEK

zirvede _zerre_

1 Eylül 2009 Salı

İÇ SAVAŞ

yüreğim kanıyor
yüreğim kazınıyor
usumda yorgundu mavi
laciverte küs
beni griyle selamlıyor

"bir kadının üç kişilik oyunu"

sahne bir

akla abes ne varsa düğümümde, çözdüm bıraktım
avuçlarımdaki her çizgi birleşti bir noktada, düğümsüz
kulaklarımda, kesik kesik ati sireni
of...
anlamsız bir mazi buhranı bu
ha geçti, ha geçecek

deli kadın, hala kim olduğunu çözemedin mi?


hangi yağmur hayra alamettir ki?
daha az önce geçtiğin yol, çamur içinde
paltosuz, çizmesiz ve ahmaksın
ve sefil
ve berduş
ve...

of...

hani sigarayı bırakıyordun
her defasında bu son diyip
alıyorsun paket paket
uzun gecelere sakladığın minder altı, vitrin içi sigaralar da
cabası

deli kadın sen kimi kandırıyorsun?

of...
aklıma geldi
karşı komşunun kızı Emine"yi hatırladın mı?
kırılmıştınız, cahil civelek zamanınızda
dönmüş baba evine
şerefsiz itin biriymiş kocası, övünürmüş hovardalığıyla bok herif
anlatıyorlar
iyi yapmış diyorlar, kapı önlerinde
bilirim, dayanıklı kadındır Emine
dimdik, eyvallahı yok
ben de gidip öpeceğim alnından

sen de git
yahu unut dargınlığı
anlat, dinle
güleceksiniz belki, çocukça küslüğünüze
sonra ağlayacaksınız salya sümük
bir dertten bir neşeden derken
içersin yine bir paket
bu geceye mahsus sana müsade
sabaha kurtul bu illetten
zulaların var ya
unuttum sanma
kendinden başka herkesi kandırabilirsin
ya sonra?
.
.
.
.
şimdi bana da müsade
yorgunum
keza usumdaki mavi de...

sahne iki

oyun bitti.

01.09.2009
17.26

31 Ağustos 2009 Pazartesi

mitolojik bir makale

ÜÇ GÜZELLER EFSANESİ

Efsaneye göre, Peleus ile Tetis’in düğün törenlerine Nifak tanrısı Ares (Mars) altın bir elma gönderir. <<İçlerinden en güzeline >> yazmaktadır elmanın üstünde.

Zeus bu elmayı kime versin; tanrılar arasında habercilik yapan kurye Hermes ile birlikte bu elmayı tutar, ida Dağı’nda Çoban Paris’e gönderir.
Bu kararı ölümlü birisi versin der, çünkü bu kararı Zeus verir ise, tanrıların verdiği karar da ölümsüzleşecektir.
Adı geçen üç güzel, Afrodit, Athena ve Zeus’un kendi karısı Hera’dır.

Ticaret Tanrısı Hermes işbilirliğin, pratikliğin temsilcisi ve ölülerin ruhlarını Hades’e taşıyan, tanrılar arasındaki haberci -KURYE- tanrıdır.İda Dağı ki tanrıların oturduğu yüksek dağlardan birisidir bu dağ ve Olympos Dağı’nın işlevini üstlenmiştir burada.

(Olympos dağı, Antalya’ da Kemer ilçesinde bu günkü Tahtalı Dağı’dır. 2365 m. ve Olympos sözcüğü eski Anadolu dilerinden gelen bir sözcüktür.)

Altın elmaya sahip olmak için
Hera der ki Çoban Paris’e ;’Bu elmayı bana verirsen seni Asya kralı yaparım.’

Athena der ki; ’Bu elmayı bana verirsen sana sonsuz akıl bilgi ve kehânet gücü bahşederim.’

Afrodit der ki,
’ Bu elmayı bana verirsen; sana Ispartalı Helena’nın aşkını bağışlarım!’
Helena güzelliği tüm dünyada dillerde dolaşan bir kadındır.

Sonuçta Isparta’lı Helena ’nın aşkını tercih eden Çoban Paris bu Altın elmayı Afrodit’e verir ve Afrodit; Aşk ve Güzellik Tanırıçası sıfatını kazanır.

Daha sonra Isparta’lı Helena ’yı kaçırmak isteyen Troya (Truva)lılar, Anadolu’ya saldırır ve Truva Savaşları başlar…

Elbetteki savaşın amacı Küçük Asya olarak adlandırılan Anadolu’yu istila hareketidir. Hedef tüm zenginlikleri ele geçirdikten sonra , Asya’yı tümüyle ele geçirmektir.

Bu nedenle bu felsefenin takipçisi olan Büyük İskender, Truva savaşlarından(M.Ö.1184) yaklaşık 850 yıl sonra M.Ö.334 te Asya seferine çıkmış ve Hindistan’a kadar ilerleyerek, Helen İmparatorluğu’nu kurmuştur.
Amaç Helen kültürünü dünyaya küresel biçimde egemen kılmaktır.Ordularıyla gittiği yerlere felsefecileri, bilim adamlarını da götürerek DÜNYA ORTAK KÜLTÜRÜ yaratmayı düşünmüştür.Ancak günümüzde de buna benzer asıl amacı sömürü olan ’ Küresellleşme Politikaları ’ varsa da bunlar yaşama şansı olmayan politikalardır.

Eğer tarih göreceli bir tekerrürden ibaret ise, nasıl ki Büyük İskender’in ölümünden ,
kısa bir süre sonra kurduğu İmparatorluk dağılmış ve dört ayrı idareye bölünmüş ise, tüm küreselleşme üstüne bu gün yapılan hayâller de suya düşmeye mahkûmdur.Tarihten bu noktada ders alınmalıdır.

Asya ile Avrupa arasındaki bu topraklarda yaşayan bizler, bu anlamda nasıl bir coğrafyada yaşadığımızın ve Batı Dünyası’nın amacının ne olduğunu bu efsaneyi iyi irdeleyerek çıkartabiliriz.Burada tanrıların taşıdıkları sıfatların ve altın elmayı elde etmek için verilen tekliflerin her biri altın değerinde tarihsel nasihatlardır.

Altın Elmalar ise; gece ile gündüzün sınırlarında Hesperid’lerin beklediği bahçelerde yetişmektedir.Dünyay’ı sırtında taşıyan ATLAS adlı tanrı bu elmalardan koparmak isteyince, sırtında taşıdığı dünyayı bir süre sırtından indirmek zorunda kalır.Bu arada dünyayı taşımak, kuvvet tanrısı Herakles’e(Hercules) düşer.

Burada dünyayı kısa bir sürede olsa sırtında taşımayı üstlenen Herakles’e üç Altın elma bağışlanır.Antik çağ’da yapılan Herakles heykellerinde Herakles’ in Oniki Macerası ya da kahramanlığından birisi olan bu olay;Herakles’in omuzunda dünya ve arkada sağ elinin içinde sakladığı üç altın elma motifi ile betimlenmiştir.

O nedenle bu güne kadar dünyayı sömürge olarak elinde tutan felsefelerin düşünsel boyutu iyi irdelenmeli, felsefe olmaksızın dünyayı yönetmenin de mümkün olmadığı iyi kavranmalıdır.
Güneşi Batmayan İmparatorluk(İngiltere-Anglosakson felsefi düşünce temeli:MORGENLAND) ile gece ve gündüzün sınırlarını bekleyen Hesperid’lerin altın elma bahçeleri, bana göre aynı felsefi temele dayanmaktadır.Hindistan’dan Anadolu’ya uzanan Asya coğrafyası ve el değmemiş altın madenleri değilse, nedir ele geçirilmek istenen, tüm dünya ise eğer; bunun adı bu gün GLOBALİZM( ATLAS)dir.Yani ne kadar eski bir ’Yeni Dünya Düzeni ’

BÜYÜK İSKENDER ROLÜNÜ GÜNÜMÜZDE BUSH ÜSTLENMİŞTİR…
HELEN KÜLTÜR MİRASINI ROMA, ROMA’YI BİZANS, BİZANS’I AVRUPA BİRLİĞİ VE ABD TAŞIMIŞTIR GÜNÜMÜZE… DİNLER, TANRILAR (adları) VE FELSEFELER DEĞİŞSE DE , KRALLAR DEĞİŞSE DE ÖZÜNDEKİ ÇIKAR KAVGASI DEĞİŞMEKSİZİN SÜRMEKTEDİR YERYÜZÜNDE.

Bu ne tesadüftür ki Büyük İskender’in sevgilisi erkek ve o bir homoseksüel idi.Dünya ezelden beri …nelerin elinde fırıldak değil de nedir, uyanık olmak gerekmektedir.

Saygılarımla…

24.12.2008

ÜÇ GÜZELLER

Düşünün ki üç kişi
Biri önde
Çaprazında ikisi
Kollasınlar öndekini

Her güzel şey üçtür
Üç kişi; biri ben, biri sen
Öbürü senden benden
Ne zaman ki güzellik çoğalır
Çirkinlik güzellik içinde boğulur kalır

Üç şey düşün
Doğum, yaşam ve ölüm
Neden öldük, öldürüldük
Giden döner mi hiç geri
Yaşasın barış, kardeşlik özgürlük

İda Dağı’nda Çoban Paris
Altın elmayı Afrodit’e verdi
Nifak soktu Zeus Ares ile
Düğününe Tetis ve Peleus’un

Altın elmayı bırakın
Gül yanağınızı uzatın sevdiğinize
Güzellikler katın
Aşk ile güzelliğinize

Özgürlüğün aşığı Prometheus
Ateşi, gülü ve külü sevdi
Çaldı göksel tanrılardan ateşi
Yeryüzüne indirdi

Ne kavga ne döğüş
Kimse pişman olmasın
Savaşma seviş, kutsa ateşinle aşkı
Solmadan gülün ecelsiz

Hakça düzen kurulsun
Huzur içinde oturulsun
Kim nifak soktuysa araya
Ondan hesap sorulsun

Dağılmadan topu kantarın
Ortadan tutulsun terazi
Her güzel şey üçtür
Adaletsiz yaşamak
Acı, korkunç ve gülünçtür

Adaletsizlik insanı ilâhlaştırır
İlâhların çokluğu kıyâmeti yaklaştırır
Saygı duyulsun yaşama
Öldürmek bizi insanlıktan uzaklaştırır…

Şaban AKTAŞ
23.10.1998

Kaynakça;Mitoloji Sözlüğü / Azra Erhat’ın verdiği bilgileri beynimde harmanlayıp sentezleyerek sundum.

30 Ağustos 2009 Pazar

enkaz

tıkıldım yine buhranların odasına
köpek dişlerini göstererek
geliyor canavarlaşmış duvarlar üstüme

etlerim dökülüyor parça parça
ilk kalbim düşüyor yere
milyon kez ölümün sancısıyla
hücreleri dağılıyor vurduğu son "küt" le
ne yana baksam
bir günümün cenazesi yıkanıyor susuz
on iki yılın kurtlanmış leşi
salıyor kokusunu
dayanamıyor gözlerim seyre
iki sevgili gibi
el ele bırakıyor boşluğa kendini

miras alıyor göz yaşımı kulaklarım
ağlıyor
çarmıhdaki ruhumun iniltisine
duvarlar üflüyor sur"u
kırılıyor cam gibi
kıyamet çığlıklarıyla sağlı sollu


tanrım ellerim!
ellerime biraz zaman
yumrukluyorum duvarları
her vurduğum yumrukta
bir tutam ömür düşüyor saçlarımdan


ihanet bu!
yapışıyor boğazıma ellerim
ellerimi ellerimle kırıyorum

bebemin sesi dokunuyor
gögüs uçlarıma
"anne" diyor
"bırakma beni açım"
en temiz kırmızısından emziriyorum yavrumu
helaldir
ar" dır iç

ve
patlıyor iki volkan şiddetle

hadi oğul
topla annenin enkazını
sağlamken ayakları

tanrım!
aç artık kapıyı...

...



26.05.2008

9 Temmuz 2009 Perşembe

EŞİNİ ALDATAN APTAL ERKEĞİN POTLARI

MAKALE




Acaba Türk erkeğinin ne kadarı eşini aldatıyor? Yüzde 60, 70, 80 mi? Ya da yüzde yüz mü?
Kaç kişi çıkar ben hiç aldatmadım diye? Ya aldatmayı marifetmiş gibi gerine gerine anlatmayı hangi erkek ayıplar?
Siz soruları cevaplarken bakalım şu kocaların, aldatırken verdiği açıklar nelermiş....

-Cep telefonuna o zamana kadar olmayan pin kodu konur.Varsa değiştirilir. Eve geldiğinde mutlaka sessizded ya da kapalıdır. Tuvalette gitmeleri sıklaşır ve uzun süreli olur. Titreşim barsak ve böbreklerin çalışmasını hızlandırdığı için mi? Hayır.Ulu orta yerde mesajlaşamadığı için. Yatarken yastık altında muhafaza edilir, güvenlik açısından.

-İkinci teknoloji harikası bilgisayar.Farklı farklı msn ler alınır.Saatlerce başından kalkılmaz.Çünkü, ertesi güne yetiştirilmesi gereken yazı vardır.Tabi ki karısının açtığı my chat logs dosyasından haberi olmaz. Oradan yazışmalar takip edilir. Hep kullandığı ’lan garı, avrat, bizimki ’ gibi hitaplar ’hanfendiciğim, güzel bayan ’ v.s. gibi kibar ifadelere dönüşür.Okuduktan sonra silmeyi unutmayın.

-Aldattığı kadına göre konuşmalar değişir. Mesela; karşısında ki okumuş, kültürlü, sosyal olarak etkin biriyse, dilinde Osmanlıca, Farsça, Türkçe karışımı cümleler vardır.
’amac-ı maksadımız efkar-ı umumiyede bir aile bacası tüttürmektir.......(bu kısım aklımda kalmadı)dest-i izdivacınıza talibim efendim’ gibi.Bayan burda demeli ki, ’aaaa ne kadar bilgili ve kültürlüsünüz, çok şaşırdım, vallahi gözümde biraz daha büyüdünüz.’
Eğer rahat ve özgür, birazda genç ise bu sefer İngilizce, Türkçe karışımı cümleler kurmaya çalışır. ’Çok crazzy im bu günlerde’, ’Ben freemad oldum’ nasıl olunuyor anlaşılmasa da o çok iyi İngilizce konuştuğunu zannederek kasılması biraz daha artar.
Bu dilde devrimdir:)

-Tabii ki giyim de değişir.Üst maddelerde bahsedilen karakterlere göre, kültürlü görünen bayanlar için şık takımlar, genelde koyu renkli, kravatlar özgün desenli, ayakkabılar pırıl pırıl. Utanmasa mendil cebinden bir de mendil sarkıtır.
Diğer karakter için biraz daha genç görünmesi lazım.Hip hop tarz, dize kadar inen tişörtler,dikişleri dışında, pantolonlar yırtık, kirli, olabildiğince bol ve düşüktür.

-Patron ne hikmetse o’nu birden sevmeye başlar.Bütün işlerini o’na güvenir ve birlikte gece geç saatlere kadar çalışırlar.Haftasonları iş gezileri mutlaka olur.

-Yılda bir kaç kere fırçalanan küf tutmuş dişler, düzenlice sabah, akşam fırçalanır.Eşinin dişleri hakkında ki fikirlerine de ihtiyacı vardır.
’aşkım dişlerim nasıl? beyaz görünüyor mu?’

-Saçlar eski zamanlarda ki gibi danaya yalatılmaz.Kirpi ön plandadır.Yukarı, yukarı taranır, yanlar yüze doğru düz indirilir.Yani biri kalk gidelim der, diğeri halt yeme otur.

-Saç demişken, beyazlar kapatılmak için eşinden boya adı ve numarası istenir.Her ne kadar beyaz saç kadında yaşlılığın, erkekte karizmanın göstergesi olsa da o’nun için, bir kere deneme de fayda vardır.

-Ayna karşısın da sadece traş için geçirdiği beş dakikalık zamanı, eşinin makyaj masası önünde saatlerce oturarak telafi eder.
’hayatım bu aralar cildim çok kuru ve çatlamaya başlamış.ne yapabilirim?’
’önce pamuğa damlatılmış bir kaç damla elma sirkesi ile gözeneklerini açar.organik yağlarla (portakal, kekik veya nane yağı) cilde tampon yapar’
’sonra nemlendiricili temizleme jeli veya sabun ile temizlenir.’
’eee aşkım şimdi ne sürüyoruz?’
’yağlı ciltli ise, su bazlı nemlendirici krem ile hafifçe nemlendirilir’
’tamam bunu da yaptım, şimdi ’
’aman bee fondöten sürüp makyaj yapıyorum.far, kalem, rimel, ruj kutuda.takı istersen ikinci çekmeceye bak’

Bu arada yatmadan gece sütleri, göz altı kremleri tuvalete gidiyormuş gibi yapılarak, çaktırmadan alınır.Ne kadar kullanılacağını bilmediği için,karısının 6 ay kullandığı bakım ürününün ömrü 10 güne düşer.

- Birden maddi sorunlar ortaya çıkar.
’canım ya, bu ay kredi kartını yatıramayacağız galiba, patron zam da yapmadı, ev sahibi de kirayı arttıracakmış.şaşırdım inan ne yapacağımı’
’ nasıl olur? alınan verilen belli.hem bu ay fazla masrafımız olmadı ki.nasıl ödemeyi düşünüyorsun? ’
’aşkım sen anlamazsın hesap işinden, bak olmuyor, bir türlü maaş borçları kapatmıyor.’
’senin takılardan biraz versen’
’ne kadarını mesela ? ’
’hepsini canımcım’
’yuhhh be’ ve fırlatılır yüzüne.

Maalesef sevgilisinin harcamaları, cep telefonu borcu ve diğer masrafları, karısına nazaran daha fazla oduğu için tek maaş yeterli gelmez.

-Ve sona doğru ev yanlızca otel görevi yapar.Bazen ona bile ihtiyaç duyulmaz.
İlgisizlik, sorulan soruların yanıtsız kalması, ya da’ öyle mi’ diyerek geçiştirmeler...


Adım, adım aldatmanın belirtileri.Bunlardan birisi veya bir kaçı olmaya başladıysa gerisi de gelecektir.

Dipnot:Onlar sadece kendini aldatır.